3 Temmuz Kumpası – Spor Yazarı ve Yorumcu Lokman ÖZKUL kaleminden – EĞİTİM
03 Temmuz 2020 – 16:57 – Güncelleme: 03 Temmuz 2020 – 17:04
Türk futbolu kalite olarak , ekonomi olarak can çekişiyor. Pandemi süreci işin tuzu biberi oldu. Kimse oynanan futboldan memnun değil. Şu anda taraftra olmadığı için seyir zevki de yok. Futbolseverler Avrupa Liglerini özellikle İngiltere Premier ligi seyrederek futbol zevki yaşamaya çalışıyor bu sıkıntılı günlerde de. Derbi maçlar tatsız tuzsuz oldu, maçlar sonunda dağ fare doğurdu yorumları yapılıyor. Peki işler yolunda giderken, Türk takımları Avrupa’da başarılı olurken, yıllar önce bu sonuca nasıl geldik?
Bundan tam 9 yıl önce, 3 Temmuz 2011 de özellikle Fenerbahçe’yi yanında da Beşiktaş’ı hedef alan kirli bir kumpas süreci başladı. Aslında aylar öncesinde faillerinin kim olduğunu herkesin bildiği süreç başlatılmıştı. Fenerbahçe şampiyon olmasaydı başlatılmayacaktı, kumpas sürecini başlatanlardan birinin kendi ifadesiydi bu sözler. O sezon kora kor bir mücadele göstermesine rağmen 90+4 te gol atmasına, 3-1 geriden gelip 4-3 galip olmasına rağmen bu kumpas sürecini azmen ve kasten başlattılar. Aslında onların amacı Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı bitirmekti. Sonuçta Türk futbolunu bitirdiler. Bu sezon oynanan Avrupa Kupası maçlarına bakalım. Birçok takımımız döküldü, evlerinde galibiyet bile alamadı. Ülke puanı dip yaptı, Türkiye sıralamalarda çok geriye düştü. Bu sezon mu böyle, hayır. 3 Temmuz sürecinden beri böyle. Ekonomik kayba gelince; 3 Temmuz’dan bu yana Türk futbolu değer kaybetmeye devam etti. İlk olarak 1 Ocak 2012 tarihine gelindiğinde, soruşturma öncesine kıyasla Fenerbahçe’nin piyasa değeri yüzde 43, Beşiktaş’ın yüzde 35, Galatasaray’ın yüzde 56 ve Trabzonspor’un ise yüzde 36 düştü. Düşüş bundan sonra devam etti.
FB Başkanı Aziz Yıldırım ve birçok isim tutuklu yargılanmaya başladı. Tarihi dava Silivri’de görüldü. Çok sayıda Fenerbahçe taraftarı da Silivri’deydi. Aziz Yıldırım; “Ne şikesi? Memleket elden gidiyor” diyordu 2 Temmuz 2012 günü. Zaman onu haklı gösterdi, hakikaten de ülke elden gidiyormuş, bu zamanla anlaşıldı.
İşin futbol kısmında, Fenerbahçe düşmanları, hasımları olduğu için bu takımı ligde küme düşürmeye ve Avrupa’da UEFA ve FİFA nezdinde ağır cezalar aldırmayı hedefliyordu. Bu işin başını da, bir takımımızın yöneticiliğini de yapmış isimler çekiyordu: Basketboldan gelmiş olan Lütfi Arıboğan, onun yanı sıra Mehmet Helvacı ve Ebru Köksaldı! Türkiye’ye gelen UEFA Komiseri ve Başmüfettişine, özellikle Lütfi Arıboğan, elde hiçbir karar yokken Fenerbahçe’nin şike yaptığını söylemesi üzerine, TFF’den bir yetkilinin beyanı UEFA tarafından Fenerbahçe aleyhine işletildi ve Avrupa Kupalarından bir kumpas sonucu iki yıl süre ile men edildi. Aslında bu kararı UEFA, TFF ye aldırdı. Bu isimler tarafından TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar oyuna getirildi. UEFA’nın cesaret edemediği kararı (tazminat nedeniyle) kendi federasyonuna bir oyun sonucu aldırdılar.
Gelelim kumpasın en önemli ayaklarından birine: Fanatik hatta holigan derecede üç büyük takımımızdan birinin taraftarı, bu takımımızın kongre üyesi olduğunu da söylüyor orasını bilemiyoruz, bildiğimiz amansız derecede iflah olmaz bir Fenerbahçe düşmanı olduğu. Kim mi?
Talip Doğan Karlıbel.
Almanya’da yaşıyor. Gazeteci! olduğunu iddia ediyor aslında tescilli dolandırıcı. Türkiye’de son yıllarda hangi büyük olay yaşandıysa bu adamın adı geçti. Neyse biz 3 Temmuz sürecindeki rolüne bakalım:
Bu zat, Almanya’da ofisinde özel bir ekip kurup, Türkiye’de Fenerbahçe aleyhine çıkan yalan yanlış.. bütün bilgileri! haberleri toplayıp, ekibine İngilizce’ye çevirtip klasörler halinde binlerce maille UEFA ve FİFA’ya gönderdi ve Fenerbahçe’yi şikayet etti. Türk bir ekipten gelen klasörleri, binlerce maili UEFA yok sayamazdı, öyle de yaptı. Bu zata teşekkür de ettiler kendi ifadesiyle. Ulusal bir kanalımızda, ulusal gazetelerde yaptıklarını bu zat iftiharla da çok büyük bir iş yapmışcasına anlattı. Fenerbahçe’nin asıl UEFA nezdinde mahkum olmasını sağlayanlardan ikinci faktör de bu zat ve ekibidir.
Basında çıkan haberlere göre, sahte belge sabıkası oldukça kabarık olan bu adam düşünün futbolun patronları tarafından ciddiye alınıyor. Futbolun patronları! o zaman UEFA Başkanı Michel Platini ve FİFA Başkanı Sepp Blatter, onlar da yolsuzlukla mahkum edildiler malum. Tencere dibin kara misali..
İşte Federasyonun içinden bazı yöneticiler, tescilli dolandırıcı ve ekibi Fenerbahçe’ye zarar vermek için Türk futbolunu kumpas ekibiyle birlikte bitirdiler. Fenerbahçe bu süreç yaşanmasaydı o zaman için Şampiyonlar Ligi’nde final oynamayı hedefleyen bir takım kuracaktı. Fenerbahçe yerine diğer takımlarımız da olabilirdi. Bu süreçten sonra insanlar futboldan soğudu, izleyici düşünce gelirler de düştü ve şu anda Türk futbolu can çekişiyor. Bu sürecin asıl sorumluları; kumpas ekibi, o zaman ki TFF yönetimi, özellikle de Lütfi Arıboğan, Mehmet Helvacı, Ebru Köksaldı! ve tescilli dolandırıcı sahte belgeci Talip Doğan Karlıbel ve ekibidir.
Fenerbahçe bu kumpas girişimi sonucunda CAS dahil bütün mercilerde aklandı. Yüklü miktarda tazminat alması gerekiyor ama olan oldu, Türk futbolunu el birliğiyle bitirdiler. Biz de son olarak onlara şöyle diyelim:
Kına yakın el birliğiyle Türk futbolunu bitirenler..
Lokman ÖZKUL
Spor Yazarı ve Yorumcu
lokmanozkul@gmail.com