Gündem

AİHM kararıyla ilgili Osman Kavala’dan ilk açıklama

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 11 Temmuz 2022 tarihli kararına ilişkin Adalet Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada AİHM kararlarına uyma oranı en yüksek ülkelerden biri olduğunun altı çizildi. Osman Kavala ise, AİHM kararlarıyla ilgili kararın temel hukuk ilkelerine göre davranmakta ısrar eden yargı mensuplarına güç vereceğine inandığını kaydetti.

ANKARA (İGFA) – Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutuklu iş insanı Osman Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) dün verdiği ihlal kararına ilişkin açıklama yaptı.

Osman Kavala açıklamasında, “AİHM, 10 Aralık 2019’da aldığı kararda tutuklanmamın somut delillere dayanmadığını ve siyasi amaçlarla tutuklandığımı hükme bağlamıştı. AİHM, dün açıklanan kararında hukuksuz uygulamaların ve yargı süreci üzerindeki siyasi etkilerin hâlâ devam ettiğini hükme bağladı. Bu karar, mevcut yasaların siyasi saiklerle keyfi bir biçinde kullanıldığını açıkça ortaya koymuştur” değerlendirmesini yaptı.

Kavala açıklamasında, “Bu kararın tüm baskılara rağmen temel hukuk ilkelerine göre davranmakta ısrar eden yargı mensuplarına güç vereceğine inanıyorum” dedi.

ADALET BAKANLIĞI’NDAN AİHM AÇIKLAMASI

Öte yandan Türkiye de, AİHM kararlarına uymayı taahhüt etmiş ve bu taahhüdünün gereğini daima yerine getirmiş bir ülke olduğunun altını çizen Adalet Bakanlığı da konuyla ilgili açıklamada bulundu.

“Türkiye, AİHM kararlarına uyma oranı en yüksek ülkelerden biridir” denilen Bakanlık açıklamasında, “Zira üye ülkelerin AİHM kararlarını icra oranı % 80,20 iken Türkiye’nin icra oranı % 87,98’dir. Diğer kararların icra süreci ise devam etmektedir. Türk yargı makamları, AİHM’in Kavala hakkında verdiği 10 Aralık 2019 tarihli kararını uyguladıklarını defaatle belirtmişlerdir. AİHM Büyük Daire gündeminde 22 dosya bulunmasına ve hâlihazırda derdest dosyaların tamamına yakınının Kavala dosyasından daha önceki tarihlerde, bir kısmının ise en az bir yıl önce Büyük Daire’ye gelmiş olmasına rağmen Kavala dosyasının öne çekilmesi; AİHM’in güvenilirliğini ve itibarını olumsuz etkileyeceği gibi AİHM’in Türkiye’ye karşı objektifliği ve tarafsızlığı konusunda kamuoyumuzdaki tartışmaları da artıracaktır” ifadelerine yer verildi.